22 Ekim 2013 Salı

Nazlı Yar - Bosna - Mostar

Geçen iki üç gün boyunca binalarda gördüğüm kurşun izlerini bir film izler gibi mi izlemiştim ki savaşı en yoğun olarak Mostarda hissetim, bilemiyorum...

Mostarı görmek bir buluşma gibiydi benim için, gidersem neresinden, nasıl, hangi saatte hangi ışıkta  fotoğraflayacağımı düşündüğüm güzel yer ...İşte şimdi karşımdasın.

Stari Most-Mostar Köprüsü


Koski Mehmet Paşa Camii avlusundan geçerek vardığınız bir noktadan çekebiliyorsunuz en güzel kareleri. Heyecandan olsa gerek istediğim gibi fotoğraflar çekemiyorum. Zaten oldukça da kalabalık ama olsun yaşadığımız güzellikler yetti bize çok şükür... 

Camii avlusundan tekrar geçerek tarihi, dar ve arnavut kaldırımlı sokaklarda buluyoruz kendimizi. Burası tıpkı turistik bir mekan gibi, sağlı sollu hediyelik eşya satan dükkanlar var. Osmanlıya ait o kadar çok şey var ki, Osmanlıdan miras bakır işlemeciliğinin en güzel örnekleri, kahve fincanları, cezveler.... Benimse en çok dikkatimi çeken Osmanlı fesleri oluyor. Buralarda şehir merkezinde olmasa da, kasaba gibi yerlerde insanların fes taktığına sıkça şahit oldum. 

Mostar' da Neretva Nehri şehri ikiye ayırıyor. Koski Mehmet Paşa Camii' nin olduğu taraf müslüman yani Boşnak halkın yaşadığı kısım, nehrin karşısı ise Sırpların yani Ortodoksların yaşadığı kısım. İki tarafı birleştiren ise tarihi Mostar Köprüsü. 

Boşnak tarafında Tika' nın olduğunu sandığım bir yerde savaş sırasında yaşananları anlatan bir video izliyoruz, mutlulukla hüznün hep bir arada olduğu bu yolculukta hüzün dakikaları bunlar bizim için. Bizim sadece gezi sırasında hatırladığımız bu acı olaylarsa Boşnak halkın hep gözleri önünde... 

Videoda savaş öncesi şehrin durumu, sonrasında şehrin ne hale geldiği, köprünün bombalarla yıkılması, çekilen ızdıraplar anlatılıyor, görüyoruz ki bu gerçekten bir soykırım, tarihin yok edilmesi için hazırlanmış kanlı bir tezgah...

Savaş sırasında taşları Neretvanın güzel sularına gömülen Köprü, savaş sonrasında bir Türk firması tarafından, nehirden alınan bombalama sırasında nehre düşen taşlar da kullanılarak, orjinaline uygun olarak yeniden inşaa edilmiş. Üzerinde yürümek hayli zor :) ve oldukça kalabalık. Bu insan selinin arasında köprünün tam orta yerinde duruyoruz, bizim gruptan birkaç kişi var, az sonra aşağıya atlayacak genci izleyeceğiz hep birlikte.

Eskiden beri bir gelenekmiş Mostar üzerinden atlamak. Nişanlı olan gençler cesaretlerini göstermek için nehre atlarlarmış öyle ki buradan atlamayana kız vermezlermiş. Şuan ise para toplayarak gösteri amaçlı atlıyorlar, kalabalığın içinden istedikleri meblağ tamamlanınca genç kendini serin sulara bırakıyor. Boşnakların cesareti burdan mı geliyor ne :)) 

Atlıyor Boşnak genç buz gibi maviliğin içine... Köprünün üzerindeki bekleyenlerin oluşturduğu manzara da güzel, altta gencin atlamasını daha iyi görmek için Neretvanın yanında yerlerini alanların oluşturduğu manzara da... Şimdi bir de köprüden karşıya geçip aşağıya inip bakmalı Mostara. 
Mostarın Neretvanın koynundan görünüşü
E bu kadar manzara izlemek, Neretvayla hasbihal etmek yeter, şimdi namaz kılmak için tekrar Koski Mehmet Paşa Camisine gidiyoruz. Buralarda en çok şaşırdığım şeylerden biri de camilerin sadece vakitlerde açık olması onun dışında hep kilitli tutulması, güvenlik sebebiyle öyle olduğu söyleniyor. 

Gazi Hüsrevbey Camii' nde kıldığım namazlar dışında hep dışarıda namaz kıldım diyebilirim :) İlginç olan başka bir konu daha var o da biz namazı kılana kadar hiç susmayan çan sesleri. Rehberimiz normalde saat başı bir kere vurulması gereken çanın, özellikle namaz vakitlerinde hiç durmadan vurulduğunu söylüyor, biz de şahit oluyoruz üzülerek. 

Ayrıca Boşnak mahallesinin karşısındaki tepeye dikilmiş, 65 metre yüksekliğindeki haç da, buralarda bitmiş gibi görünen ama hiç bitmeyen savaşın psikolojik tarafını gözler önüne seriyor.  

Niyetleri en güzel şekilde kabul eden Allah, namazlarımızı kabul eylesin...





Hiç yorum yok: