21 Temmuz 2011 Perşembe

Viranşehir

Mardinden ayrılıp, Yeşilli, Ömerli, Kızıltepe gibi ilçeleri ve Cudi Dağlarını, içimizde hafif korku da duyarak, meraklı gözlerle arkamızda bıraktıktan sonra; Mardin'in o tozlu, taşlı yapısından Urfa'ya yaklaştıkça heryerin daha bir yeşil olduğunu şaşkınlık içinde farkediyor ve seviniyoruz:) (Böyle dediğime bakmayın, Mardin benim aşık olduğum şehirdir, bir şehri tozlu topraklı olmasına rağmen sevebileceğimi hiç tahmin etmesem de)

Viranşehirde Hz. Eyyub(A.S) makamındayız...

"Allah ım, bizleri de O sevgili Eyyub(A.S) gibi, sonsuz tevekkül ve teslimiyet sahibi eyle, O nun gibi Senden gelen herşeyden bizleri razı et"

Önce namazlarımızı kılıp, Makam-ı Eyyub a girdiğimizde, orada bulunan rehber tarafından, Hz. Eyyub (A.S)'ın gönülleri tefekkür iklimine davet edecek hayat hikayesi özetleniyor. Bu arada duvarlarda yazan yazılar dikkatimizi çekiyor.

"Malı mülkü dağ kadardı,
Evlat, sağlık onda vardı.
Varlığını sabra sardı
Eyüp Nebi sabrederdi.
Allah güzel kulum derdi."

Huşu duyarak girdiğimiz Eyyub(A.S)' ın makamında bizler için sandukanın açılmasına vesile olan rehberimiz Cihan BALCI'ya sonsuz teşekkürler. Kabirden gelen o mis kokuyu duyup, gönlü mutmain olanlar, şimdi de Hz. Elyesa Peygamber'(A.S) in makamındalar.

Elyesa Peygamber(A.S), yaşı ilerlemiş olmasına rağmen uzak diyarlardan, Hz. Eyyub(A.S)'un kabrini bulup ziyaret etmek amacıyla yollara düşer ve tam 7 yıl yolculuk yapar, Hz. Eyyub(A.S)'un kabrine yaklaşık 500 mt kala, şeytan insan kılığında karşısına çıkar ve "Ey ihtiyar nereden gelip nereye gidersin" diye sorunca, Elyesa Peygamber(A.S) de olanları anlatır. İblis onu yanıltarak "bir bu kadar daha yol yürümen lazım" deyince, Elyesa Peygamber(A.S) Allah(C.C) a yakarır ve takati olmadığı için burada emanetini almasını isteyerek, asasını yere saplar. Hz. Elyesa(A.S) oracıkta ruhunu teslim eder ve yere sapladığı asa, yeşerir koskoca bir ağaç olur.

Aradan yüzyıllar geçer ve burada imamlık yapan zatın (bugün 80 yaşlarında olduğu düşünülüyor) yanına bir gün bir yüzbaşı(veya üstdüzey bir asker) gelir, buraların hikayelerini dinlemek ister emekli imamdan. İmam anlatır ve sonunda yüzbaşı, askeri ve imam , o yeşil ağacın altına gölgelenmek amacıyla otururlar... Yüzbaşı başının kaldırıp baktığında, ağacın yapraklarında Allah (C.C) ın ve peygamberlerin isimlerinin olduğunu farkeder, derhal askerinden  o yaprakları alıp kendisine getirmesini ister. Bu şekilde bu hikmetli peygarmberin kabrinin türbe yapılması için faaliyet başlar ancak bir sorun vardır. Türbe yapılması için ağacın kesilmesi gerekir ancak başarılı olamazlar.

Vali bunu düşünüp, bir çözüm bulmak ister ve o gece, Allah(C.C)' ın hikmeti ile bir fırtına çıkar ve ağaç kırılır. Şuan türbe olan bu bölümde, türbenin içinde Peygamber kabri ile birlikte kuru bir ağaç da görmektesiniz(halen kökünün toprağa bağlı olduğu bilgisi verildi)

Buradan çıkıp az ilerdeki şifalı sudan içip, hemencecik Hz. Eyyub(A.S)' un halkı tarafından istenmediği için, eşi Rahime Hatun tarafından getirilip, yaslanması için yanına bırakıldığı, 3 ay boyunca Hz.Eyyub(A.S)'un yaslandığı, ama peygamberin sabrettiklerine dayanamayıp, çatlayan sabır taşının yanına geliyoruz. İnsan tefekkür ediyor, bir baş ağrısına dayanamayan bizler acaba tıbbi imkanların olmadığı (veya kısıtlı olduğu )zamanda  Hz. Eyyub(A.S)' a verilen imtihana ne kadar dayanabilirdik. Onlar elbet seçilmiş insanlar ama mutlaka yaşadıkları ve hayatları, hayatlarımıza örnek olmalı ve ışık tutmalı. (Rabbim cümlemize sabredenlerden olmayı nasip eder inşallah)

Sonrasında, eşine hertürlü güçlükte destek olan, yıllarca ona bakan,örnek alınası eş olan Rahime Hatunun da türbesini ziyaret ettikten sonra, Viranşehir'den ayrılıp Urfa'ya doğru ilerliyoruz.

Hiç yorum yok: