21 Temmuz 2011 Perşembe

Batman-Hasankeyf

Merhaba arkadaşlar. Bugün sizlerle 8-9-10 Temmuzda katıldığım doğu turundan izlenimlerimi paylaşacağım.

8 Temmuzda, sabah 9 buçukta Ankara havalimanından kalkan uçağımız ile yaklaşık 1 saat sonra Batman havaalanına iniyoruz, orada bizi bir tur otobüsü ve adının Mebru olduğunu öğrendiğimiz Diyarbakırlı bir bayan rehber karşılıyor. Batmanın içinden geçerek ilk durağımız olan Hasankeyfe varıyoruz.
Batman hakkındaki izlenimlerimi merak ediyorsanız, öncelikle Batman oldukça güzel bir şehir. Benim aklımdaki fakir, gelişmemiş, kerpiç evli doğu düşüncesinden oldukça uzak (Çok büyük, yeni ve özellikle balkonları kocaman:) evleri var). Yolda giderken çalışan petrol rafinerilerini gördükten sonra, muhteşem Hasankeyfe varıyoruz. Gördüğüm güzellik karşısında otobüsten bile alelacele 3 fotoğraf çekmişim :)

Hasankeyf inanılmaz sıcak, hayatıma en çok su içtiğim ve damla damla terlediğim yer olarak damga vuracak bile olabilir:) Hasankeyfe vardığımızda Cuma günü ve öğle vakti olduğundan, Cuma namazı kılmak üzere El-Rızk Camiine gidiyoruz. Bu cami ile ilgili, minaresinin işlemelerinde Allah (C.C)' ın 99 isminin yazılı olduğu bilgisini alıp, hayatımda hep özel bir anı olarak kalacak olan Hasankeyfli Bilal ile tanışıklığımızın ardından, kaleye çıkmak üzere yola devam ediyoruz.

Kaleye girişte 3 TL' ye bilet almanız gerekiyor. İnanılmaz bir öğle sıcağı altında kaleye doğru ilerlerken; sizi, eskiden insanların yaşadığı, dağların içindeki mağaralar karşılıyor(şuan yaşam yok bu mağaralarda). İşte kale kapısı ve işte rehberin sorduğu can alıcı soru: "Arkadaşlar taşlar kaygan ve kale yüksek, çıkmak isteyen çıksın :)" Önce vazgeçip sonra da, "yaaaaa buralara kadar geldim ya Allah Bismillah" deyip çıkmaya karar veriyorum:):):)

İşte mükemmel sonuç, tarihi köprü ayaklarını fotoğraflayabilmek...Bir de geri dönerken, Hasankeyfli küçük bir çocuğun "Abla El-Rızk Camisi'nin minaresini tutuyor gibi fotoğrafını çekeyim istersen, sen dur orda ben ayarlarım" şeklindeki nazik teklifine hayır diyememek.. Bundan iyisi can sağlığı :)

Kaleden inip de girişte Bilal i görünce şaşırıyorum, onca zaman beni beklemiş demek oracıkta. Hem de bir beklentisi olmadan, verdiğim şekeri dahi almaktan haya duyan biri olarak...Sonra bakıyorum bizim usta fotoğrafçı da yanımda. "Abla kıpkırmızı olmuşsun, aynı gül gibi, kırmızı gül gibi olmuşsun ama yakışmış, güzele ne yakışmaz ki " değişiyle yüreğim bir garip hal alıyor. Bizi bu insanlarla karşı karşıya getirmek isteyenlere yüzbinkere yazıklar olsun demek geliyor içimden...Haaa bir de "işte doğu insanının güzel yüreği" dedirtiyor bana bu olay ve çarşı içinden geçip otobüse gelene kadar bana eşlik ediyor bu iki güzel yürek. (Bu arada Hasankeyf çarşısı çok güzel. Vadiyi gören, meşhur doğal ayran içebileceğiniz güzel cafeler var, hediyelik eşya ve puşii-şal  satan renkli dükkanlar.)

1 yorum:

tatlihayat dedi ki...

harika bir yazi olmus arkadsimm ,guzel yureginden yaziya dokulen sozcuklerinden etkilenmemek imkansizz yuregine saglikkk,senin sayende benimde bakis acim degistii oralara ne guzel yerler varmis dedimm yeni gezilerini bekliyorum artik ins sevgilerr