Urfa'ya geldiğimizde buranın Ankara' dan görünüşte bir farkı yok diyorum neredeyse:) Gayet büyük ve gelişmiş bir şehir. Zamanın akşama yaklaşmasından dolayı hemencecik otelimize gidiyoruz ve Muhteşem El Ruha Oteli'ne yerleşiyoruz. Otelimiz 5 yıldızlı ve taş mimarisi sebebiyle muhteşem bir görünümde, ayrıca Balıklıgöl'e 5 dakika yürüme mesafesinde.
Balıklıgöl, etrafı yemyeşil bir alanla (parkla) çevrili çok güzel bir yer. Bu parkın içindeki Göl Restoran'da güzel bir akşam yemeği bekliyor bizleri. Urfa kebap ve meze yiyoruz oturduğumuz otantik sedirlerin üzerinde...
Nargile içmek ve Balıklıgöl kenarında turlamak arasından bir tercih yaparak, hemen soluğu Balıklıgöl'de alıyoruz. Orayı akşam görmek de nasip oldu hamdolsun :) Muhteşem ışıklandırma insanı mest ediyor. Geziyoruz, Hz. İbrahim(a.s)'ın ateşe atıldığında düştüğü makamı görüyoruz, hem Balıklıgöl hem de park inanılmaz kalabalık hem de gece 11 lere kadar. İnsan, demek urfada bayanlar bu saatte dışarda aileleriyle olabiliyormuş diyor ve şaşırıyor.
Sabah oluyor ve açık büfe kahvaltının ardından, programda olmamasına rağmen düşük bir ücret karşılığı Atatürk Barajı'na gidiyoruz ama kapıda yarım saate yakın izin prosedürü için bekliyoruz. Neyse ki o kadar yol gelmişken, güzel insanlar bize yardımcı oluyor, gerekli yerlerden izinler alınıyor ve barajdayız.... Muhteşem bir baraj, büyüklüğü insanın başını döndürüyor. Birkaç fotoğrafın ardından oradan da ayrılıyoruz.
Burada benim için en güzel anı, Urfalı küçük rehberimiz Ferhat'ın başıma, Mardin'den aldığım pembe puşiyi bağlaması, "güzele ne yakışmaz" diyerek Ferhat'ın, "ne güzel oldu maşallah" diyerek de otobüstekilerin beni onure etmesi :)
Buradan ayrılarak Hz. Eyyub(a.s)'un sabır makamının olduğu yeri ve iyileşmesi için Allah(C.C) tarafından lütfedilen şifalı suyun çıktığı kuyuyu ziyaret ediyoruz. Şifalı sudan içiyoruz.
İşte öğle vakti de geldi hemececik...Hemen otobüsümüzle Balıklıgöl'e geliyoruz yeniden, Hz. İbrahim(a.s) makamını ziyaret ediyoruz. Burada Hz. İbrahim(a.s)'in doğduğu ve 7 yıl kaldığı mağarayı görüyoruz.
Nemrut tarafından geleceğini tehdit edecek, yeni doğan tüm erkek çocuklarının öldürtülmesi talebi karşısında, Hz. İbrahimin annesi çaresizlikle yavrusunu bir mağarada doğurur ve burada bırakıp arasıra gelip ziyaret eder. Bu esnada Allah(C.C) tarafından bir ceylan Hz. İbrahime bakmak üzere görevlendirilir. Ceylanın 3 memesinden birinden bal, diğerinden süt diğerinden de su akar ve bu şekilde Hz. İbrahim(a.s), 7 yıl sonra büyümüş olarak (14 yaşlarındaki bir çocuk gibi) mağaradan çıkar.
Babası put ustası olan Hz. İbrahim(a.s), annesine Rabbinin kim olduğunu sorunca, annesi senin Rabbin benim der, Hz. İbrahim peki senin Rabbin kim deyince, annesi benim Rabbim baban, onun da Rabbi Nemrut der. Peki onun Rabbi kim deyince annesi cevap vermez. Bu şekilde arayışa giren Hz. İbrahim, ayı, yıldızları, güneşin O' nun Rabbi olup olmadığını sorgular ve hepsinin sonunda kaybolduğunu anlayınca, kaybolmayan ve tüm noksanlıklardan münezzeh olan bir Rab olduğunu keşfeder.
Birgün şehrin dışında Nemrut tarafından kurulan panayıra gelmek istememesi üzerine, putların bekçiliğini yapması istenir. Burada balta ile putları yıkar ve gücünün yetmediği bir putun omzuna elindeki baltayı asar. Nemrut bunları kimin yaptığını sorunca da, balta omzunda asılı olan yaptı der ama Nemrut o putun bunu yapmaktan aciz olduğunu söyleyince, Hz. İbrahim(a.s) öyleyse ona neden inandığını ve medet umduğunu sorar. Bu olaylar üzerine Nemrut, Hz. İbrahim(a.s)'in ateşe atılmasını emreder.
Hz. İbrahim(a.s), 40 gün 40 gece odunlar toplanarak yakılan ateşe, şuan kale olan yüksek bir yerden, mancınıkla fırlatılacaktır. Düzenek kurulur, Hz. İbrahim(a.s) in ateşe atılacağı sırada Hz. Cebrail(a.s) gelir ve bir dileği olup olmadığını sorar. Ancak O, akıllara durgunluk verecek, gönüllere ilaç olacak, bizlere örnek olacak şu güzel cevabı verir: Hasbunallahu ve ni'mel vekil (Allah ın dayanılacak, güvenilecek en güzel dost olduğunu ve zaten halinin O nun tarafından aşikar olduğunu ve bundan bir şikayet duymadığını bildirir)
Bunun karşılığında bir ayet iner: "Ey ateş, İbrahime karşı serin ve selametli ol". Hz. İbrahim(a.s)'in ateşe düştüğü yerde Balıklıgöl, Hz. İbrahim(a.s)'e inanan Zeliha'nın (Nemrutun kızı) düştüğü yerde ise Ayn Zeliha gölü bulunmaktadır. Aşağıdaki Ayn. Zeliha gölünden bir karedir...
Bu güzel ve ibretli kıssayı dinleyip, örnek almamak mümkün değil.
Urfa'da öğleyin, oldukça sıcak bir zamanda kaleye çıkıyoruz. Çıkış taş merdivenlerden ama iniş, Nemrut'un gizli tünelinden. Bugün beyin kanaması geçirmezsem , daha geçirmem heralde diye düşündüm mü bilmiyorum ama :):):) oldukça sıcak birgünde kaleye çıktığımız kesin.
Kaleden sonra apar topar Balıklıgöl'e bir daha gidiyorum ve yem alıp o güzel balıkları beslemeyi nasip eden Allah(C.C)' a şükrediyorum....
Şimdi sıra gezimizin en eğlenceli kısmında...:):):)