Bugün gezimizin en yorucu günü olacak. Her yıl Haziran ayının son pazar günü düzenlenen Ayvaz Dede Şenlikleri' ne katılacağız. Donji Vakuf şehrinin Prusac kasabasına gitmek için gece 3 de yola çıkacağımız söylendi rehber tarafından. Bu kadar erken vakitte kalkıp hazır olmak bir yana bir de uykum, oteldeki bir Boşnak düğününün gece yarılarına kadar uzanan müzik sesiyle bölündü :)) Öğrendik ki Boşnak düğünleri böyle gece yarılarına kadar sürüyormuş.
Gece karanlığında bindiğimiz otobüsümüzde hayatımı çok derinden etkileyecek, bazı şeyleri yeniden düşünmemi sağlayacak bir olay gerçekleşti. Birlikte yolculuk ettiğimiz çok değerli bir beyefendi sabah namazını nerede kılabileceğini sordu muavine, ileride bir yerde dururuz hallederiz sözleri üzerinden zaman geçmesi üzerine, sabah vaktinin geçtiğini gören beyefendi otobanda olmamıza rağmen otobüsü uygun bir yerde durdurarak sabah namazını yol üzerinde eda etti.
Bazen "sonra kaza yaparım, kılacak yer bulamadım" gibi bahanelerle, gevşekliklerimizle kaçırdığımız namazın bir insan için ne denli önemli olduğunu gösterdi bu olay bana. Allah' a verilen sözün, herşeyin üzerinde olduğuna nasıl sahip çıkılacağını gördüm, müslüman olarak yaşamanın sadece şehadet getirip de adı müslüman, yaşayışı batıl olan bir müslüman gibi değil, herşeye rağmen dünya yansa bile namaz geçmez düsturu ile yaşamak olduğunu öğretti bana. Alelade bir insan için değil, Allah' a verdiği ahde vefa gösteren her kula aynı duyarlılığın nasip olmasını dilerim Yüce Mevla' dan. Ders almak duasıyla...
Hava henüz aydınlanmışken, güzel bir serinlik karşıladı bizi Prusac kasabasında. Ne kadar uzun olduğunu bilmediğimiz bir yola koyulduk, yanımızda tenleri, dilleri, kültürleri bizden farklı ama kalplerinin bizle birlikte çarptığını gönülden hissettiğimiz güzel insanlarla. Bana kalsa hepsine tek tek sarılıp sizi seviyorum demek isterdim ama sadece onlara gülümsemekle yetinebildim. Dilimiz farklıydı ama anlaşıyorduk: Selamun Aleykum, Allah u Ekber, La İlahe İllallah, Allah a emanet....
Köyün içinden geçerek yukarıdaki asfalt yola koyuluyoruz gittikçe artan bir kalabalıkla. Tırmandıkça köy yukarıdan öyle güzel görünüyor ki, beni burda bıraksalar da şu çimlere uzansam yatsam diyorum:) Yanımda annem tin tin yürürken, annemi sürekli teselli ediyorum. Ha şu köşeyi dönünce, ha az kaldı derken 7 km gibi ciddi bir yürüyüş yapıyoruz, abartısız bu annemin kendi rekorunu kırdığı andır, yalvarsanız yürümeyeceği bu yolu ne kadar süreceğini bilmediği için mecburen yürümek zorunda kaldı:) bu da bizim hafızalarımızda güzel bir anı oldu...
Şenliklerin yapılacağı yere yakın bir yerde kurulan çadırlarda oturup Boşnak kahvesi içiyoruz. Öyle yorulduk ki dilimiz dışarda:) Bizden kötü durumda olanlar da var ama, kim derseniz kafaları ve gözleriyle birlikte şişte pişirilen kuzular :)) Onları öyle görmek içimi acıtsa da onu afiyetle yiyenleri görünce mutlu oluyoruz.
Tekbir sesleri ile kendimize geliyoruz, bakıyoruz ki Osmanlı kıyafetleri içinde atlı kişiler çıkıyor yaylaya doğru. Meğer bu şenliklerin bir parçasıymış.
Asfalt yolun yaylaya ulaştığı kısımda, askerler tarafından orman içine yönlendiriyoruz. Bilmiyorum beraberimizdeki herkes aynı duyguya kapıldı mı ama ben nedense ürktüm, aklıma savaş sırasında dağa sığınmak zorunda kalan, açlık sefillik içinde dağ yolu ile kaçmaya çalışan insanlar geldi.
Ayvaz Dede, tıpkı Blagaj Tekkesi' ni kuran Horasan Erenleri gibi, Anadolu' dan İslamı yaymak için bu topraklara gelen Anadolu Erenlerinden biri. Yerleştiği bu topraklarda, dinleri dilleri farklı insanlar tarafından, İslam ahlakı ile güven kazanmış ve kısa sürede sevilmiş. Halkın susuzluktan kırıldığı bir dönemde bölge halkı, duasının kabul olacağına inandıkları bu güzel insanın kapısını çalıp, ondan Rabbi' ne dua etmesini isterler. Ayvaz Dede 40 gün 40 gece burada ibadet eder ve bir gece rüyasında iki koçun birbiri ile çarpıştığını görür ve uyandığında kayanın gerçekten parçalandığını ve suyun gürül gürül çağladığını görür. Bunun üzerine halk toplu olarak müslüman olur, bu sebeple Boşnak halk arasında Ayvaz Dede' nin önemi çok büyük. Savaş yıllarında kutlamalar kısmen sekteye uğrasa bile 500 yıldır, her yıl bu şenliklerle müslüman oluşlarını kutluyorlar.
Allah ın emri ile Ayvaz Dede' nin himmeti ile suyun çıktığı kayanın önüne geliyoruz, büyük bir kalabalık var. Kimi insanlar bu kayanın önünde namaz kılıyor kimileri fotoğraf çektiriyor. Biraz daha ilerlediğimizde şenlik yerine ulaşıyoruz nihayet.
Etrafı kocaman ağaçlarla çevrili bir ormanın ortasında yemyeşil bir düzlük. Gittikçe büyüyecek bir kalabalık karşılıyor bizi. Atlı birlikler geçit yapıyorlar, üzerlerinde Osmanlı kıyafetleri içinde, başlarında fes olan Boşnaklar. Çok duygulanıyoruz ve anlıyoruz ki ecdada burda, bizim sahip çıktığımızdan daha güzel sahip çıkılıyor.
Az önce geçtiğimiz kayanın olduğu yerden canlı yayın başlıyor, birçok imam Kuran tilaveti yapıyor, ilahilerle bizim bulunduğumuz yere doğru yürüyorlar ve şenlikler başlıyor. Türk bayrakları, Osmanlı bayrağı, Bosna Hersek şehirlerinin bayrakları dalgalanıyor. İlahiler, şiirler, konuşmalar, Türkiye' den konuklar ve görünce kardeşimi görmüşcesine sevindiren Türk askerleri eşliğinde, manevi anlamda tarifi imkansız bir gün geçiriyoruz.
Şenliklerin sonunda toplu olarak öğle namazı eda ediliyor ve aşağı inmeye başlıyor yine herkes yayan olarak. Atlı birlikler de yolda bize eşlik ediyorlar, ara ara şaha kaldırılıyor atlar. Kasabanın girişinde çok büyük bir kalabalık var, farklıyız ama kardeşiz. Her yerde, camlarda, evlerde, ellerde Türk bayrakları var, gönüllerde Türkiye ve ecdad sevgisi.
Duygulanıyoruz.... Mutlu ve ümmetten umutlu ayrılıyoruz.
***Fotoğraflar için sevgili Sümeyra' ya, bana hayatımdaki en güzel derslerden birini veren Dr. Hasan Amcaya, sevgili eşi Ayşe teyzeye ve kızları Zeynep' e, Dr. Nuray, Dr. Seda ve Dilek' e, varlığı ile otobüsün maskotu olan küçük Enes ve annesi Seda, babası Fatih' e.
İyi ki vardınız... Sevgiler.
2 yorum:
Merhaba,
Bosna notlarınla geziyi tekrar hatırladım. Sevgi, saygı, vefa dolu o anma gününü; güzel bakış açınla, güzel kelimelerinle anlattığın yazını okumaktan mutluluk duydum. Deniz Teyze ve sana, rahat ve hoş yol arkadaşlığınız için tekrar teşekkür ederim. Selamlarımla
Sümeyra
Seni tanıdığımız için çok mutluyum Sümeyracığım.
Dostluğun bize o güzel gezinin armağanlarından.
Yorum Gönder