Yolda bir kadını döven adama, onu neden dövdüğünü soran Mevlana Hazretleri, adamdan kadının kötü yolda olduğu cevabını alınca, adama : "onun kötü yola düşmemesi için sen ne yaptın ki şimdi onu dövme hakkını kendinde buluyorsun" der.
Mevlana Hz.' nin engin merhametini, İslamın insanların kalbinde oluşturduğu eşsiz tefekkür inceliğini yansıtan bu cevap, bizim için de gerçekten ibretlerle doludur. Hele hele duyarsızlığın dizboyu olduğu, insanları suçlamanın kendimizi suçlamaktan daha kolay olduğu, bir çamur gibi içine saplandığımız bu zamanlarda.
Biz şimdilerde; yolda bir insan dövülse, öldürülse bırakın onu biri düşüp bayılsa aman üzerimize kalmasın, aman şahit oluruz da başımız belaya girer diye aslında farkında olmadan merhametten uzaklaşır olduk. Önce kendi nefsime söylüyorum elbet amacım kimseye çamur atmak değil. Hak da veriyorum bu düşünceye. Ortam artık ne hale geldi (getirildiyse), dinimizde önemle vurgulanmasına rağmen, inananı bırakın inanmayana, hayvana-börtü böceğe bile yardım elimizi uzatmamız gerekirken, dünyevi sıkıntılara düşmekten korkar olduğumuz için, merhamet etmeye korkar hale geldik.
Hz. Mevlana' nın ibretli cümlelerinde olduğu gibi; bir insanı suçlarken, dolayılı da olsa onun bu halinden sorumlu olduğumuzu hiç düşündük mü acaba ? Ne kadar çok şey istiyorum değil mi ? "Ne yapalım kardeşim yani dünya global bir köy oldu herkese elimiz yetmez ki" dediğinizi duyar gibiyim. Elbette doğru ama olayın farklı bir boyutu var, biz aslında toplumsal yozlaşmalara göz yumarak, tepkisiz kalarak bu olaylara zemin hazırlıyor değil miyiz? Düşman da zaten oyunu açık kozlarla oynamıyor, en masum yanımızdan yaklaşıyor, çaresizliğimizden yararlanıyor.
Kimse başına kötü şeylerin gelmesini istemez elbet. Malesef ailesi yüzünden, kimsesiz ve çaresizliği yüzünden bir kötülüğe bulaşmış bir insanın, hangi durumda olursa olsun en öncelikli ihtiyacı anlayış görmek olsa gerek.
Hani o misal ki, düşene bir tekme değil bir el gerek. Gün geliyor hangimiz doğrularımızdan ayrı noktalara düşmüyoruz ki... Öyle olsaydı, günahsız olsaydık, Rabbimiz bizim yerimize günah işleyip tevbe edecek insanlar yaratırdı. Bu elbete yanlışta ısrar etmek anlamına gelmiyor ama insanlara karşı merhametli olmamız gerektiğini anlatan bir incelik bence.
Herkes hata yapabilir deyip, şeytana kardeşlerimizi esir etmemeli, onu sevindirmemeli, bilakis elinden tutup, doğru yola iletilmesinde vesile olup, şeytanla olan savaşımızı ortak kabul etmeliyiz.
Artık olaylara tepkisizliğimiz çığ gibi büyüdü, öyle ki ölümleri, tecavüzleri, çocuk istismarlarını, hırsızlıkları, aldatmaları, biliyorum ki asla isteyerek ve bilerek değil ama, kanıksar olduk. Söylemem o ki hatalarda payı olmak demek, olaya yardım ve yataklık etmek değilse de, tepkisiz ve olayın dışında kalmakla olayın gidişatını etkileyen rüzgarın yönünü değiştirememek olabilir mi ? O zaman kötü yola belki de çaresizliği yüzünden düşen kadına, şartları ondan daha iyi olan bizlerin kızmaya ne kadar hakkı var, bunu bir düşünmeliyiz...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder